İHMAL VE İSTİSMARLAR ÜZERİNE..



Dünya Sağlık Örgütü, çocuk istismarını ''bir yetişkin veya devlet tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar'' olarak tanımlamaktadır.

Toplumun en büyük yanılgılarından biri ''çocuk istismarı'' denilince aklımıza sadece cinsel istismarın geliyor olmasıdır.

Oysa çocuk istismarını ihmal, duygusal, fiziksel ve cinsel istismar olarak dört grupta sınıflandırabiliriz.

Temel ihtiyaçlarını karşılayamadığınız bir çocuğun psikolojik olarak fiziksel ve cinsel istismara uğrayan çocuklarla aynı derecede etkilendiğini söyleyebiliriz. Yani barınma. giyinme, eğitim, sağlık, beslenme ve belki de en önemlisi sevgi gibi gereksinimlerini karşılayamadığınız çocuk psikolojik olarak gerçekten bir çıkmazın içine giriyor.

Çocuğunuzu sürekli azarlamanız, ona söylediğiniz kötü sözler yada ona taktığınız aşağılayıcı lakaplar ''duygusal istismar'' kategorisinde değerlendiriliyor.

Sürekli azarlanan ve aşağılanan çocuk duygusal açıdan gelişemediği gibi öğrenme güçlüğü ve dikkat dağınıklığı gibi problemlerle de başa çıkmak zorunda kalıyor.

Anti-sosyal davranışlar sergileyen, kendine güveni olmayan çocuğunuzun bu davranışlarının sebebi yüksek ihtimalle sizin yada sürekli görüştüğü bireylerin duygusal istismarından kaynaklanıyor.

Yaramazlık yaptığı zaman kulağını çektiğiniz, sizi çileden çıkardığını düşündüğünüz anlarda tokat attığınız yada şiddetin dozunu arttırarak dövdüğünüz çocuğunuz fiziksel istismara uğruyor demektir.

Fiziksel istismar tespit edilmesi kolay olsa da ''annedir/babadır döver hakkıdır'' anlayışı olan toplumumuzda birçok kez şikayet edilmiyor ve üstü örtülüyor.

Bu çocuklar davranış bozuklukları ve gelişmelerinde yaşadıkları gecikmeler ile mücadele ettikleri gibi geleceğin istismarcıları da olabiliyorlar.

Çocuğunuz bir anda kabuslar görmeye, kaygı duymaya mı başladı? İçine kapandı ve öfke patlamaları mı yaşıyor ? Peki bir aile bireyinden kaçıyor, onunla yalnız kalmak istemiyor mu?

Bunlar cinsel istismar belirtileri olabilir. Türkiye de kız çocuklarının 4'te biri, erkek çocuklarının ise 6'da biri cinsel istismara uğruyor. Bunlar sadece bilinen ve bildirilen olaylar. Cinsel istismar vak'alarının birçoğu asla rapor edilmiyor,

Yakınları yada yabancılar tarafından cinsel istismara uğrayan çocuklar bundan bahsetmeye korkuyor, çekiniyor ve kendilerini suçluyorlar.

Toplumun gelişmişlik düzeyi, eğitim ve kültür bu konuda oldukça etkili.

Düşünün ki her gün televizyonu açtığınızda izlediğiniz kanala göre 6 yaşında çocuğu kendinize eş olarak (onların tabiriyle helal) görmeye başlayabilirsiniz.

Toplumu yönlendirme konusunda oldukça etkili bir iletişim aracı olan televizyona çıkan insanları denetlemesi gereken RTÜK ise sadece kimin neresi ne kadar açılmış bunu saptamakla meşgul olabilir.

Dini kanaat önderi dediğiniz insanlar ve siyasetçiler sizlere annenizin dizinden, hamile bir kadından, başı açıktan, şort giyenden ve elbette kahkaha atandan tahrik olmanız gerektiğini söylüyor olabilir.

Ve hatta bu dini kanaat önderleri çocuğa cinsel istismar uygulamaktan hapis bile yatmış olabilirler.

Toplumun her kesiminde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin çocuk tacizcilerinin var olduğunu bir gerçek olarak kabul etmemiz gereken bir dönemdeyiz.

Asıl mesele çocukları nasıl koruyacağımız?

Öncelikle tacize uğrayan çocuk size güveniyor, her şeyini anlatabilecek kadar yakın görüyor olmalı. Size anlattığı ya da anlatacağı şeyler yüzünden ona kızmayacağınızı, onu yargılamayacağınızı ve ona inanacağınızı biliyor olmalı.Böylece çocuk size açılacak, olayı tüm gerçekliği ile önünüze serecektir.

Ve elbette birçok çocuğun bilmemesini istesek de artık kendilerini korumak için öğrenmeleri gereken şey tacizin ne olduğu. Evlerde ya da okullarda çocuklara bu konuda eğitim verilmesi sağlanmalı.

İhmallerle ve istismarlarla büyüyen bir nesil yetişsin istemiyorsak hepimiz bu konuda bir şeyler yapmalıyız.

Onlar daha çocuk, onlar hala masum..



Yorumlar