BU ALIM GÜCÜNÜN İÇTİĞİMİZ KAHVEDE BİLE GÖZÜ VAR!

  


    Önümüzdeki günlerde gündemi asgari ücret zam beklentileri ve haberleri süslüyor olacak. Türkiye'de çalışanların yarısına yakını asgari ücret ile çalışıyorken tüm hayatımızı etkileyen böylesi bir durumun gündemi belirlemesi kaçınılmaz ancak üzücü. biliyoruz ki asgari ücret belirlenirken dikkate alınan şey aslında nefes alıp vermeye devam edebileceğiniz ücreti belirlemek. Biraz daha açalım...

    Asgari ücrette beklenti 10.500 - 11.000 TL seviyesine yükselmesi, buna bağlı olarak maaşları yükselecek diğer sektörler de mevcut. Bugün en küçük evin dahi kirasının 9.000 lira dolaylarında olduğunu biliyoruz. Öyleyse bir asgari ücret ile hayatını idame ettirmek pek de mümkün gözükmüyor. Yani asgari ücretiniz ile şu an zar zor ev kiranızı ödüyorsunuz ama yarın da sadece bir çatı altında nefes almanızı sağlayacak seviyeye gelmesi mümkün. 

    Beklentimiz ne olmalı, elli bin lira olacak değil ya? Elbette asgari ücret artışı hayati bir öneme sahip ancak tek başına yeterli değil. Elinize geçen aylık miktarı artarken markette, manavda, pazarda, giyim mağazasında, kafede ve aklınıza gelebilecek her yerde zamlar birbirlerini izleyince maaş artışının da pek bir anlamı kalmıyor. Pazardaki yaşlı teyzenin dediği gibi "maaşa zam yapmasınlar ama alım gücümüzü 2012 seviyesine getirsinler". Yaşlı teyzelerinde bunca yokluk içinde ekonomi politikalarına hakim olmaları kimseyi şaşırtmasın, kolay mı bir dul maaşı ile hayata tutunmak?

    Alım gücü, çok sihirli bir tamlama, gerçekten öyle. Şimdi daha basit düşünelim kendimize bir kazak almaya karar verdik, malum mevsim geçişi indirimler var, nereden alacağımızı, hangi markayı giyeceğimizi bu alım gücü belirliyor. Ama sadece bunu da değil,  bu vatan haini alım gücü bizim bu kazağı alıp alamayacağımıza dahi karışıyor. Onu geçtim bu alım gücünün içtiğimiz kahvede bile gözü var! Çocukların beslenmelerini bile alım gücü belirliyor, kimi kantinden en güzel tostu alırken kimi kuytuda salça ekmekle geçiriyor gününü. Bu alım gücünü şöyle karşımıza alıp, konuşup yükseltsek olmuyor mu? Sanırım durum öyle değil o kadar kolay değil...

    Sözün özü önümüzdeki günlerde asgari ücrette müjdeli zam haberleri ile karşılaşacağız gazetelerde, ama işimiz önce bu alım gücünü artırmak, herkesin çocuğunun beslenmesini alım gücünün değil isteklerin belirlediği bir seviyeye taşımak olmalı. Yoksa çocuğu tavuk istedi diye iki parça tavuk alıp onu yerken izlemekle karın doyuran ailelerin varlığı uzun yıllar daha devam edecek. Buradaki en büyük yükün tavuk yiyememek değil, yarın çocuk tekrar tavuk istediğinde alamayacağını bilmek olduğunu hatırlatmak isterim. Mevsim değişir kış gelir ısınmak sorun, mont almak, bot almak sorun... 

    Unutmayalım sevgili dostlar, iktidarlar değişir, iktidarlar kalır, garibin halinden yine garipler anlayacak, yakarsa dünyayı garipler yakacak...

Yorumlar