DEPREM BÖLGESİNDEN GELEN SEÇİM SONUÇLARINA SOSYOLOJİK BİR BAKIŞ

Şu konuda anlaşalım, oy verme tutum ve davranışının değişmesi çok zordur. Hele ki büyük savaşların ve felaketlerin olduğu bölgelerde bundan en çok etkilenen toplum kesiminin iktidar değişikliği ve bir bilinmezlik içine girmeyi istememesi oldukça normal. Bu yazımda deprem bölgesinde yaşayanları anlamak istiyorum suçlamak değil...

NE OLDU DA AKP'YE OY VERDİLER?

Seçim akşamı sosyal medya paylaşımlarında gördüklerimi şaşkınlık ve üzüntü içerisinde okudum. Elbette büyük halk kitlelerinin sosyolojik bir bilinçle yorum yapmasını beklemiyordum. Ancak açıkça vicdansızlığı gösteren bu söylemlerin, 50 binden fazla kişinin öldüğü bir bölgede yaşanan böylesi büyük bir felaket üzerinden, siyasi tercihleri değişmediği için suçlayıcı yorumlar yapmak açıkça toplumsal bölünme ve kutuplaşmanın ne noktada olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

6 Şubat günü 13 milyon insanın yaşadığı büyük bir bölgede arka arkaya iki tane deprem gerçekleşti. Binlerce insanımız enkaz altında kalırken, 50 binden fazla insan hayatını kaybetti. Bugünden geriye baktığımızda acısı hala yüreklerimizde taze olan çok büyük bir felaket yaşandı. Ama depremin ilk anından itibaren doğru bir analiz ve inceleme yapılamadığı da bugün gelen tepkiler üzerine gün yüzüne çıktı.

Yaşanan felaketin ilk anından itibaren sahada olan birçok sivil toplum kuruluşu vardı. Herkes yalnızca kendisi varmış gibi gösterse de alanda gönüllü olarak çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre iktidarın desteklediği ve dolayısıyla iktidarı destekleyen sivil toplum kuruluşları çoğunluktaydı ve organize bir şekilde çalışarak insanlara ulaşmayı başardılar. Bizim çok tanımadığımız bu coğrafyada enkaz altından çıkarılırken tekbir seslerinin yükselmesi bile garip karşılandı ancak yine aynı coğrafyanın insanı için bu oldukça olağan bir durumdu.

İKTİDAR GÜVENLİ LİMAN OLDU

Bu büyük felaketin ardından insanların yaşadığı büyük kaos ve bilinmezlik güvenli liman olarak bildikleri iktidara onları daha da yaklaştırdı. Nasıl mı? Bugün partileşmiş bir devletten bahsediyoruz, öyleyse devletin yaptığı her şey bir partiye mal ediliyor demek de yanlış olmayacaktır. Tüm bu kaosun içinde insanlar onlara destek veren devletin ne demek ya da kim demek olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bu seçim sonuçlarında önemli bir etken olarak görülmektedir. Bunun yanında bu tip kaos durumlarında oy veren vatandaşlar genellikle iktidar değişikliğinden korkar, başlarına daha kötüsünün gelmesinden çekinirler. Mevcut iktidar genellikle bu tip felaket süreçlerinden güçlenerek çıkar, sonuçlara şaşırmamamın da temel sebebi bu. 

OY VERME DAVRANIŞINDA YAŞANAN DEĞİŞİM 

Hiç mi değişim olmadı diyecek olursak elbette ki muhalefet lehine milletvekilliği seçimleri için bir değişim olduğu görülüyor. Ancak tekrar tekrar söylemekte fayda var. Deprem AKP'nin suçu değil yaşanması olası bir doğa olayıdır. Evlerin yıkılmamasını sağlamak iktidarların temel görevi olarak bilinçli seçmeni etkilerken tüm bu yaşanan kaosun içinde bilinçsiz seçmen tanıdığı, bildiği iktidarı tercih eder. Bu konuda vatandaşları suçlamak oldukça yanlış ve tehlikelidir.

Zaten AKP'ye oy vermeyen seçmenler 20 senedir iktidar lehine oy kullanan insanların oy verme davranışları değişmediği için sert eleştirilerde bulunurken fikri değişmiş olanları da tekrar korkutarak iktidara yaklaştırıyor. Yapılan yorumlar aynı zamanda iki tarafında birbirinden ne kadar koptuğunun ve sırf istediği kesim oy alamadı diye bir diğerinin ölümünün dahi aklanabileceğinin göstergesi. Tıpkı İzmir depremlerinde yapılan yorumlar gibi, tıpkı Van depreminde yapılan yorumlar gibi...

BUNDAN SONRA NE YAPILABİLİR?

Seçmenin oy verme tutumunu etkilemek her zaman kolay değildir. Özellikle kimi tutumlar çok uçlarda olduğu için değiştirmek neredeyse imkansızdır. Bunun yanında oy verme tutumunu etkilemek istiyorsanız gerçekçi, halkın anlayabileceği ve hiçbir soruyu boş bırakmayan bir politika gütmeniz gerekir. Bunun dışında yapılabilecek birçok şey var, hepsini buraya yazmanın bir anlamı yok zira hepsini zamanında kişilerle paylaştım. Ancak şunu unutmayalım ayakları yere basmayan, kişileri inandırmayan vaatlerin devri geçti. İnandırıcı olmak zorundayız, onların bilmediklerini dahi bilmek zorundayız. Seçim çalışmalarında cevaplandırılmayan her soru kafalarda soru işareti bırakacaktır.

Yapılan hatalar ortada bunları düzeltmek mümkün, umutsuzluğa kapılmak için çok erken...

Yorumlar